0212 534 42 41

HACCIN FIKHİ, FİKRİ VE FİİLİ BOYUTUNA HAZIR MIYIZ ?

Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü alâ rasulina Muhammedin ve ala alihi va sahbihi ecmain.

1954 trabzon of doğumluyum. Hafızlık yaptıktan sonra ilkokulu 3 senede bitirdim.1975 fatih imam hatip lisesini, 1979’da da İstanbul yüksek Lisansı bitirdim daha sonra kısa bir dönem müftülük yaptıktan sonra Mekke üniversitesinin davetiyle Mekke’ye maaşlı görevli olarak gittim. Ondan sonra aynı zamanda müsiad yönetim kurulunda görev yaptım, tahkim komisyonu başkanlığı görevimi on yıl kadar sürdürdüm ve halende hac ve umre organizasyonluğu da koordinatör olarak çalışmaktayım.

Hac ve umre ibadetiyle ilgili çok şey söylenebilir ancak benim özellikle üzerinde durmak istediğim hac ve umre ibadetinin 3 yönü üzerinde durması gerektiği konusudur bunlarda fıkıh boyutu, fikri boyutu, ve fiili boyutu yani buna 3F diyebilirsiniz ;fıkıh boyutuyla ilgili elbette ki herkesin bir birikimi var ve uygulamaya da kısmen yansıtılabiliyor elhamdülillah ancak haccın fikri boyutu ihmal edilen en önemli boyutlarından bir tanesidir. Bugün biliyorsunuz diyanet işleri başkanlığımız hacda görevi olarak imam ve hatipleri müezzinleri göndermektedir bu arkadaşlarımızın fıkıh bilgileri yeterli olmasa da var olduğunu kabul etmemiz lazım ancak haccın fikri boyutuyla ilgili maalesef yeteri kadar birikimleri olmadığını görüyoruz. Haccın fikri boyutu üzerinde yeteri kadar durulmadığı zaman bilinçli ve şuurlu hac yapma imkanına kavuşma imkanımız olamıyor. Elbette ki 3.boyut dediğimiz fiili boyutunun da önemi var. Birçok bilgileri bunun içerisine sokmamız lazım ancak bugün hac ve umre ibadeti daha çok şekli yönüyle ön plana çıkmaktadır.

Hac ve umre ibadetlerinin ruhu ve özü ihmal edildiğini maalesef söylemek zorundayız. Bu ruhu ve özüyle ilgili ihmalkârlıklar sebebiyledir ki bugün hacca ve umreye giden insanlar döndükleri zaman tatmin olamadıklarını, yeterince meselenin özünü ve ruhunu kavrayamadıklarını söyleyerek tekrar hacca gitme ihtiyacı hissediyorlar. Oysaki bugün Türkiye’de tekrar 2. bir defa hacca gitme imkanı yok sırada bekleyenlerin bile ihtiyaçlarına cevap verilemediği bir ortam da 2.defa hacca gitmeyi hemen hemen imkansız hale getiren şartlar haccı yeniden değerlendirmemizi insanların tatmin olabilecekleri gönüllerinin tam olarak tatmin olacak şekilde yeniden dizayn etmemiz  gerekiyor. Bunun içinde haccın ruhu ve özü üzerinde ciddi bir çalışma yürütmemiz gerekir.

İnsanların bugün namaz kılmasında olduğu gibi hac yaparken de şekliyatın ön plana çıktığını şekliyatta yapılan bütün davranışları tamamladığı halde işin özüyle ruhuyla ilgili yeteri kadar bu uygulamada bilgilendirilmediği için tatmin olmadığını görüyoruz. Nasıl ki namaz kılan bir insanın kıldığı namaz kendisini kötülüklerden uzaklaştırmıyor ise biliyorsunuz Kur-anı Kerim’de “innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker”buyuruluyor: yani namaz insanları kılan kişiyi kötülüklerden uzaklaştırır buyruluyor ama bugün görüyoruz ki maalesef 5 vakit namazını kıldığı halde her türlü kötülüğü yapan insanlarla dolu etrafımız yalan söyleyen hile yapan bunun manası nedir kılınan namazın daha çok şekli yönüyle eda ettiği halde namazın ruhu ve özüyle ilgili yeteri kadar başarılı olamadığımızı gösteriyor.

Eğer namazı tadili erkanına uyarak işin ruhunu ve özünü kavrayarak Rabbimizin huzurunda olmayı hissederek kılabiliyor olsaydık namaz bizi bütün kötülüklerimizden uzaklaştırmış olması gerekirdi. Hacda bunun gibidir. Eğer haccı yapmak kadar yaşamayı da öğrene bilsek haccın ruhunu ve özünü anlayabilsek Resulullah efendimizin aleyhissalatu vesselam haccını kavrayabilsek onun verdiği mesajları doğru algılayabilsek hac yaparken nelere önem verdiğini neleri 2. Planda tuttuğunu tam olarak görüp kavrayabilsek elbette ki hac yapma anlayışımız kökten değişecektir.

O zaman hac insanların hayatında inkılaplar meydana getiren hayatını değiştiren hayatının hac yapmadan önceki bölümüyle hac yaptıktan sonraki bölümü arasında büyük farklılıklar meydana gelebilecek muhteşem bir ibadet olduğunu göreceğiz. Ve o zaman bu konuda yapılan bütün gayretler bütün fedakarlıkları hepsini rahatlıkla içimize sindire bilecek ve onun huzurunu yaşaya bileceğiz.