AFAKİ: Mikât sınırlarının dışından gelen hacılar.
ARAFAT: Mekke-i Mükerreme’nin güney doğusunda vakfenin yapıldığı yer.
BAB-I CİBRİL: Peygamber Efendimizin Medine-i Münevvere’de inşa ettiği mescidin doğu tarafındaki kıbleye yakın olan kapısı.
BAB`ÜR RAHME: Rahmet Kapısı. Medine’de Peygamber Efendimizin yaptırdığı mescidin batı duvarındaki kuzey köşesine yakın olan kapısı.
BAB`ÜS SELAM:
1. Mescid-i Haram’ın doğu tarafına açılan, Bab-ı Şeybe de denilen kapı.
2. Mescid-i Nebi’nin batı duvarında kıbleye yakın olan Bab-ı Mervan olarak da bilinen kapı. Mescid-i Nebi’nin kapılarının en büyüğü ve en süslüsüdür.
BAB`ÜT TEVESSÜL:
1. Mescid-i Nebi’nin kuzeye açılan kapısı.
2. Hicretin ikinci senesi Receb ayında, kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye dönmesi emrolunca, mescidin Mekke’ye karşı olan kapısı kapatılıp, karşısına, Şam tarafına yeni bir kapı açıldı. Şimdi bu kapıya Babüt-Tevessül deniyor.
BEDEL: Başkası adına hac yapan vekil kişi.
CEBEL-İ RAHME: Arafat ovasının ortasındaki tepe. Rahmet Dağı demektir.
CEBEL-İ SEVR: Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ederken ilk sığındığı yer.Sevr Dağı demektir.
CEM-İ TAKDİM: Vakti girmemiş bir namazı, vakti giren bir namazla beraber kılmaktır. Hanefi Mezhebinde yalnız Hac mevsiminde arefe günü Arafat’ta, öğle ve ikindi, öğle vaktinde kılınır.Başka hiçbir zaman Cem’i Takdim caiz değildir.
CEM-İ TEHİR: Vakti çıkan namazı, vakti giren namazla birlikte kılmaktır.Hacda Arafat dönüşü akşam namazı , bilerek geciktirilip yatsı namzaı ile yatsı vaktinde ve Müzdelifede kılınır.
CEMRELER: Minâ’da birbirine birer ok uzaklıkta bulunan üç taş kümesidir. Bunlardan birincisine Cemre-i ula(Küçük Şeytan), ikincisine Cemre-i Vusta(Orta Şeytan), üçüncüsüne Cemre-i Akâ’be(Büyük Şeytan) denir.
ESHAB-I FİL: Bir çok fil ile Mekke’yi yıkmaya gelen Yemen Valisi Ebrehe’nin ordusu Müzdelifeden sonra gelen Meşari Haramın yakınlarında Batn-ı Muhassır denilen yerde helak edilmiştir.
CENNET`ÜL MUALLA: Mekke’deki kabristanın ismidir. Hz. Hatice ve bazı Sahabe-i kiram buradadır.
EYYAM-I TEŞRİK: Zilhiccenin 11,12 ve 13. günleridir. Kurban bayramının arefesinin sabah namazından, dördüncü günün ikindi namazına kadar, 23 farz namazın akabinde, tekbir-i teşrik okunan günlere de denir.
FİDYE: Yaşlanıp ölene kadar Ramazan veya kazaya kalmış oruçlarını tutamayanın veya iyi olmasından ümit kesilen hastanın (zengin ise) tutamadığı oruç karşılığında fakirlere vermesi gereken bedel.
HAC AYLARI: Şevval, Zilka’de ayları ile Zilhiccenin ilk on günüdür.
HAC VAKTİ: Arefe ve bayram günleri olmak üzere beş gündür.
HACC-I ASGAR: Küçük hac demektir. Umre manasındadır.
HACC-I EKBER: Farz olan hac. Haccetül-İslam da denir.
HACER`ÜL ESVED: Kâ’benin doğu köşesinde Cennetten gelen Ebu Kubeys dağından getirilme parlak siyah taş.
HATİM: Kâbe’nin kuzey duvarı hizasında yarım daire şeklinde duvarcık ile Kâbe arasında kalan yer. Hz.İsmail ve annesi Hz. Hacer’in kabri buradadır.
HERVELE: Safâ ve Merve arasında Sa’y yapılırken erkeklerin yeşil direkler(ve ışıklar) arasında süratli ve çalımlı yürümeleri, hafifçe koşmaları.
HİRA MAĞRASI: Cabel-i Nurdaki(Nur Dağındaki) mağara. Peygamberimize İlk Vahiy bu mağarada inmiştir.
HİLL BÖLGESİ: Harem Bölgesi(Yani İhram yasaklarına uyulması gerekli bölge) ile Mikât Sınırları(Yani İhramsız Geçilmemesi Gerekli Bölge) arasında kalan yerlerdir.
HÜCRE-İ SAADET: Medine-i münevverede Peygamber Efendimizin kabr-i şerifi. (Burada Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer de medfundur.)
İHRAM: Hac ve Umre`yle alakalı en temel kavramlardan biri ihramdır. İhram deyince akla ilk gelen şey beyaz dikişsiz elbise olsa bile, esasen ihram, hacca ve umreye gitmeye karar veren kişinin normalde helal olan tırnak kesmek, tıraş olmak, cinsel ilişkiye girmek, Mekke ve çevresinde bitkileri koparmak, yeşillere zarar vermek gibi bazı şeyleri kendisine haram kılmasıdır. Hacca veya umreye giderken haramların başladığı yerde ihram giyilir. İhram dikişi olmayan ve kefene benzeyen iki parçadan oluşan sade bir giysidir. Buna elbise bile demek zordur. Kefeni hatırlatan ihram makam, mansıp, rütbe ve servet gibi bütün farkları sıfıra indirir, herkes fakir ve muhtaç durumdadır. Ama bu ihtiyaç kullara değil, Allah’adır. İhramı giyen insan dünyaya ait her şeyi geride bırakır, takva elbisesini giyer, “Ölmeden önce, ölünüz” hikmet dolu sözüne ittibaen kefen giymiş gibi olur.
Kısaca; Hac veya umre için niyet edip , telbiyeyle kuşanılan iki parça örtü.
İSTİLAM: Hac ve Umrede Kâbe’yi tavafa başlarken veya tavaf sırasında Hacer-ül esved önüne gelindiğinde, elleri namaza durur gibi kaldırıp tekbir, tehlil getirerek (Allahü ekber, la ilahe illallahü vallahü ekber) diyerek onu selamlamak ve el öpmek. El sürülemiyorsa uzaktan elleri kaldırıp, işaret yapmak.
İZAR: İhramlının belden aşağı kısmına doladığı örtü.
IZDIBA: Tavafa başlarken, ihramın ortasını sağ koltuk altından geçirip iki ucunu sol omuz üstüne getirmek.
KUBBE-İ HADRA: Medinedeki Mescidi Nebide Peygamber Efendimizin kabrinin üzerindeki yeşil kubbe.
KABE: Allah’ın emriyle Hz. İbrahim’in, oğlu ile inşa ettikleri fizik ötesi âlemlerden Beyt-i ma’murun izdüşümü mahiyetinde, küp şeklinde bir yapıdır. Herkesin kafasında bir Kâbe resmi mutlaka vardır. Bu resim, ya anlatılanlardan veya farklı ebatlarda çekilmiş fotoğraflardan ve kartpostallardandır. Ama bunlara bakmak insana hiçbir zaman canlı olarak Kâbe’ye bakma ürpertisini vermeyecektir. Kâbe sürekli bir hareketin merkezidir ve orada donukluk ve uyuşukluk düşünülemez. Keşke Müslümanlar oradaki hareketi hayatın bütün alanlarına yansıtabilseler.
KURBAN: Yüce Allah (cc) bir kurbanla tam olmasa bile şükür eda etme yolunu bize gösteriyor. Bu arada Hac`da kesilen kurbanla herkesin Kurban Bayramı’nda kestiği kurbanı karıştırmamak lazım. Hac`daki kurban, hac gibi zor bir ibadeti yapabilmenin bir şükrüdür.
MAKAM-I İBRAHİM: Hz.İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken ve insanları hacca davet ederken üstüne çıktığı taşın bulunduğu yer.Kabe kapısının 10-15 metre uzağında ve karşısındaki yer.
MEKKİ: Mekke’de ve Mikât sınırları içinde ikamet eden kimseler.
MENASİK: Hacla ilgili fiil ve ibadetler.
MERVE: Sa’yin yapıldığı iki tepeden 2.si.
MES’A: Sa’yin yapıldığı yere verilen ad. Yani Safâ ve Merve arası bölge.
MESCİD-İ HARAM: Beytullahın(Kabenin) etrafındaki Mesciddir.Kabede namaz kılınan her yer Mescid-i Haram’dır.
MESCİD-İ HAYF: Yetmiş peygamberin namaz kıldığı Minâdaki mesciddir.
MESCİD-İ KIBLETEYN: Peygamber Efendimiz Medine`de öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye dönülmesi emrinin geldiği mescid.
MESCİD-İ KUBA: Peygamberimizin Hicret esnasında , Medine’ye 3 Km. uzaklıktaki Kuba köyünde yaptırdığı mescid.
MEŞAR`İL HARAM: Müzdelife’de bir tepe. Müzdelife vakfesinin bu tepede yapılması sünnettir.
MİKAT: Hac yasaklarının başladığı, Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkmak için hazırlığın yapıldığı ilk yerdir. Şekil olarak ihrama girmenin yanında duygu ve düşünce olarak da insanları kırmama, hoşgörü, sabır, insanlara saygı gibi dinin genel yaklaşımlarının daha derince yaşanması mikatla başlar. Türkiye’de havaalanında herkes bembeyaz ihram örtülerine bürünür. Artık yasaklar başlamıştır; saç, sakal ve tırnaklar kesilmez. Bütün vücudumuz bize karşı korunma altına alınmıştır. Şayet ihlal edersek ceza vermemiz gerekiyor.
Kısaca; afakilerin ihrama girdikleri yerlerdir ki Mekke’ye en uzağı Zülhuleyfe en yakını Yelemlemdir.
MİNA: Mekke ile Müzdelife arasında, Harem sınırları içinde bulunan bir bölge. Hacıların cemreleri taşladıkları ve kurban kestikleri yer.
MUHASSER VADİSİ: Minâ ile Müzdelife’yi birbirinden ayıran ve hacıların Minâ’ya giderken durmamaları gereken yer. Burası Eshabı Filin(Kabeyi yıkmaya gelen Yemen valisi Ebrehe’nin ordusunun) helak edildiği yerdir.
MÜLTEZEM: Kâbe’nin kapısı ile Hacer-ül Esved arasında kalan Kâbe duvarında birkaç taştır.
MÜZDELİFE: Arafat ile Minâ arasında kalan, Adem aleyhisselamla Hz.Havvanın yeryüzünde ilk buluştukları yer. Haccın vaciplerinden müzdelife vakfesi burada yapılır.
NAFİLE: Farz ve vacip ibadetlerin dışında sünnetler de dahil olmak üzere yapılan bütün ibadetler.
NİYET: Niyetin sözlük manası: Bir şeye kalben azim, kasd ve ona yönelmekten ibarettir. Fıkıhta ise: Allah rızasını kazanmak için ilâhi bir emri yerine getirmekte kalben ona yönelmek demektir.
NÜSÜK: Hac ve umrede yerine getirilmesi lazım olan işlerden herbiri, ibadet.
REMEL: Tavafın ilk üçünde, erkeklerin kısa adımlarla, omuzları silkerek çalımlı yürümeleri.
RİDA: İhramlının belden üst kısmına örttüğü dikişsiz örtü.
RÜKN-İ HACER`İL ESVED: Kâbe’nin Hacer-il Esved tarafındaki köşesi.
RÜKN-İ IRAKİ: Kâbe’nin Bağdat’a karşı olan köşesi.
RÜKN-İ ŞAMİ: Kâbe’nin Şam’a karşı olan köşesi.
RÜKN-İ YEMANİ: Kâbe’nin Yemen tarafında olan güney köşesidir. Burası da Hacer-ül esved gibi selamlanır.
SA’Y: Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile eşini o zamanlar için ıssız ve tarıma elverişli olmayan Mekke’de Kâbe’nin olduğu bölgeye bırakmış, onları Allah’a emanet etmişti. Hâcer validemizin suyu bitince, su aramak ve gelecek birini görmek için Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmeye başladı. Bu gidiş geliş yedi defa olmuştu. Yokuşta yavaşlıyor, düze inince koşuyordu.
Son seferinde Hz. İsmail’in bulunduğu yerden su çıktığını gördü. Bu, Allah’ın onlara bir ikramıydı. Çorak bir arazide yüzyıllardır hiç kesilmeden akan lezzetli ve besleyici bir su çıkması Hz. İbrahim’in Allah’a tevekkülünün ve duasının bir neticesiydi. Hacıların her sene gelirken getirdikleri, işte bu Hz. İbrahim döneminden günümüze kadar kesilmeyen bereketli zemzem suyudur. “Safâ ile Merve, Allah’ın belirlediği nişânelerdendir.” (Bakara, 2/158) Safa ve Merve arasında gidip gelmemizi istiyor. Biz bu kadarını biliyoruz. Her şeyin bize faydasını ve hikmetini bütünüyle öğrenemeyiz. Deriz ki, Allah’ın emrettiği her şeyde bildiğimiz ve bilmediğimiz nice hikmet vardır. Sonuç olarak sa’y, iman ve ihlâsa dayalı kulluğun tecellî ettiği bir ibâdetin bölümlerinden biridir.
Kısaca; Safâ ve Merve tepeleri arasında Safâ’dan başlayarak Merve’ye, Merve’den Safâ’ya dört gidiş, üç gelişin yapılması.Haccın ve Umrenin Vaciplerindendir.
SAFA TEPESİ: Sa’yın başladığı tepe.Sa’y yapılan 2 tepenin 1.si.
SALAVAT-I ŞERİFE: Peygamberimiz için okunan dualar. Allahümme Salli ve Allahümme Barik duaları.... “Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammed....” demek.
ŞAVT: Tavafta, Hacer-i Esved hizasından başlayıp Kâ’benin etrafında dönerek tekrâr aynı hizaya gelmek. Sa’yda ise Safâ’dan Merve’ye yahut Merve’den Safâ’ya bir kere gitmek. Her tavafta ve sa’yde yedişer şavt vardır.
ŞEBEKE-İ SAADET: Hücre-i Saadetin dış duvarı etrafına yerden Mescid-i Nebi’nin tavanına kadar yükselen demir parmaklık.
ŞEYTAN TAŞALAMA: Hz. İbrahim (a.s.), Allah’ın emrini yerine getirmek üzere oğlunu kurban etmek için Mina’ya doğru ilerlerken şeytan yolunu kesmiş ve onun zihnini çelmek istemişti. Hz. İbrahim onu taşlayarak yanından uzaklaştırdı. Hac ibâdetini yapan Müslüman, cemre adı verilen yerleri taşlarken aslında içindeki şeytanı taşlamakta, onu kendinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu bir vak’anın ifadesi olduğu gibi aynı zamanda bir hedeftir. Herkes içindeki şeytanı taşlamalı ve hayatından çıkarmaya çalışmalıdır.
TAVAF: Kâbe etrafında Hacerü’l-esved hizasından başlayarak yedi defa dönmektir. Tavaf esnasında mü’minler büyük kâinatın küçültülmüş bir numunesini ortaya koyarlar. Çünkü kâinatta yıldız kümeleri, gezegenler, yıldızlar hatta güneş bile kendilerine ait bir yörüngede hareket etmektedirler.
Kısaca; Kâbe’nin etrafında, Hacer-i esvedden başlayıp Kâbe sola alınarak yedi kere dönmektir
TAVAF-I KUDÜM: Mekke-i mükerremeye varınca, yapılan ilk tavaftır. Afakiler(Mekke dışından gelenler) için sünnettir.
TAVAF-I NAFİLE: Mekke-i mükerremede bulunanların zaman zaman yaptıkları nafile tavaf.
TAVAF-I SADR: Hac esnasında cemrelerin taşlanması bittikten sonra Minâ’dan Mekke’ye gelindiğinde yapılan tavaf. Tavaf-ı Veda da denir. Hac vazifeleri bununla sona erer.
TAVAF-I UMRE: Umreye niyet edenin yaptığı tavaf.
TAVAF-I VEDA: Veda Tavafı demektir.Diğer adı Tavaf-ı Sadr dır.
TAVAF-I ZİYARET: Arafat’tan indikten sonra, kurban bayramı günlerinde yapılan tavaftır. Haccın farzı olan Tavaf budur.Tavaf-ı ifâda da denir.İhramdan çıkıp yıkanıp temizlendikten sonra yapılması efdaldir.
TAVAF-ÜL İFADA: Tavaf-ı Ziyaret ile aynı manadadır.Haccın farzı olan Tavaftır .
TEHLİL: “La ilahe illahü vahdehü la şerike leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” demek.
TEKBİR: “Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahu vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahi’l hamd” demek.
TELBİYE: “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, La şerike leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke lâ şerike leke: Sana geldim, buyur Allah’ım! Çağırdın koşup geldim, emrine hazırım. Sana geldim, ortağın yoktur, koşup geldim, hamd ve nimet Sana ait, mülk de Senindir. Ortağın yoktur Senin!” (Buhârî, Hac, 26; Müslim, Hac, 19-20) duası hacca giden kimsenin ihramını giyip iki rekat namaz kıldıktan sonra okuyacağı duadır ve “elest bezmi”nde verilen sözün bir karşılığı gibidir. Zencisi de, Arap’ı da, Japon’u da, Türk’ü de bu duayı okur. Bütün alt kimlikler gitmiş, yerine rengi ve dili farklı da olsa belli bir süre aynı dili konuşan, aynı dille ibadet eden Müslümanlar ortaya çıkmıştır. Bu, bütün hayat boyu devam ettirilmesi gereken bir sözdür.
TETAVVU`: Nafile ibadetlere verilen ad.
TERVİYE GÜNÜ: Zilhiccenin sekizinci günü. Bugün Minâ’ya çıkmak ve geceyi orada geçirmek sünnettir.
UDHİYE: Kurban bayramında (Hac Görevi olmayan) Allah rızası için kesilen vacip kurban.
UMRE: Hac günleri olan 5 günden başka(Bu günlerden başka günlerde), senenin her günü, ihram ile yapılan tavaf ve sa’y den sonra saçları kazımak veya kesmekle yerine getirilen ibadet.
VADİ-Yİ URENE: Urene Vadisi demektir.Arafat ovasında bir vadinin adıdır.Ama Arafat Vakfesi burada yapılmaz. Arefe günü Arafat’ın Vadi-yi Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde Cemi Takdimle(2 Vakit Öğle Vaktinde birleştirilerek)kılınan öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durmak, haccın farzlarındandır.
VAKFE: Arefe günü Arafât’ta, bayram gecesi de, gece yarısından sonra Müzdelife’de bulunmak, buralarda Allah Teâlâ’ya telbiye, tesbîh, tekbîr gibi zikirlerle, istiğfâr ve dualarla, tefekkür ve tazarrularla ibâdet etmek, haccın en önemli vazifeleri arasındadır. Burada rekleri, dilleri, ülkeleri ve alışkanlıkları birbirinden çok farklı, fakat aynı Allah’ın kulu ve aynı Peygamber (sas)’in ümmeti olduğunun farkında olan milyonlarca insan burada Allah’a yönelmekte, O’na kulluklarını sunmakta ve O’ndan dileklerde bulunmaktadırlar. Allah Resûlü (sas)’in ifadesiyle haccın kendisinden ibaret olduğu vakfe aynı zamanda dünyada mahşeri temsil eden tek toplantıdır; üzerlerinde kefene benzer giysilerinden başka bir şeyleri bulunmayan insanlar Rabb’in huzurundalar. Hacca giden her mü’min Allah’a iltica eden bu büyük topluluk içinde mahşeri düşünmeli, henüz fırsat varken o güne hazırlanmaya gayret etmelidir.
Kısaca; durmak demektir. Arefe günü Arafat’ın Vadi-yi Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra bir miktar durmaktır.Haccın farzıdır.